*Bir Kitap Değerlendirmesi*
SAİNT
SİMON, İLK SOSYOLOG, İLK SOSYALİST
CEMİL
MERİÇ
İLETİŞİM YAYINLARI
Bir
düşünürü anlamak onun yaşadığı devri iyi bilmekten geçer. O devirde yaşanan
değişim ve gelişmelerin düşünürün hayatını nasıl etkilemiş olduğunu görebilmek,
onun düşüncelerini oluştururken nelere maruz kaldığının bilinmesini ve onun
fikirlerinin doğru anlaşılmasını sağlar. Bu bilgiler sayesinde düşünür doğru
bir şekilde analiz edilmiş olur.
Cemil
Meriç Saint Simon'u ele alırken, yukarıda sayılan sebeplerden olsa gerek, ilk
olarak yaşadığı devir hakkında detaylı bilgilere yer vermiştir. Kitapta
hayatını anlattığı düşünürün döneminin problemleri için ne gibi fedakârlıklar
yaptığından ve bu fedakârlıklarının karşısında ne gibi bedeller ödediğinden
bahsetmiştir.
Meriç'in
asıl hedefi ise, Comte’ a atfedilen, sosyolojinin kurucu babası unvanının
Simon'a ait olduğunu ispatlamak ve sosyolojinin en önemli klasik
kuramcılarından biri olan Marks'ı ve başka kuramcıları etkilediğini
göstermektir. Meriç’e göre aslında ilk sosyalist odur. Fakat onun sosyalizmi
aristokrattır, yani lüksün ve servetin aleyhinde olmayan, toplumun refahını
hedefleyen bir sosyalizm. Simon sosyalizm yerine endüstriyalizm kavramını
kullanmıştır. Onun zihnindeki bu endüstriyel toplumda varlığın biricik
garantisi, servetin ve refahın kaynağı; üretimdir.
Üretimle
politikanın el ele vermesi gerektiğini düşünen Simon, Avrupa devletlerini bir
araya getiren ve aydın kişilerin oluşturduğu parlamenter sistemi hayal eder.
Yine bu endüstri toplumunda eşek arıları, yani asilzadeler ve rahipler gibi
aylakların ortadan kalkmaları gerektiğini ve toplumun üreten kısmını oluşturan,
bal arılarının maddi manevi tüm güçlere el koyması gerektiğini savunur.
Kitabın
devamında ise daha çok, başta Comte olmak üzere, çevresindekilerle nasıl bir
etkileşim içerisine girdiğinden bahseder. Özellikle Comte' un onun
fikirlerinden nasıl faydalandığını ve sonra inkârını ele alır. Comte' un
fikirlerinde açıklık, bilgi ve mantığın bulunduğunu, Simon'un fikirlerinden
beslendiği için orijinallik bulunmadığını söyler. Ona göre yaratıcı olan
Simon'dur, bunu bilimsel zemine uyarlayan Comte'dur. Bu düşüncesini, Saint
Simon'un 1813'de yayımladığı “İnsan İlmi Üstüne Düşünceler” eserinde toplumlar
ilmine (sosyal fizyoloji) yer vermesine dayandırır ve Saint Simon’un
eserlerinde tek amaç ilmi metodu sosyal hayata uygulamak ve ilmi bir politika
kurmaktır der.
Simon
dine Yeni Hristiyanlık kavramı ile değinir. Fakat Meriç'e göre Simon Yeni
Hristiyanlık derken eski kavramlarla yeni düşünceler kabul ettirmeye çalışır.
Asıl amaç sevgiye dayalı bir ahlak anlayışıdır. Alt üst olan toplumu düzene
kavuşturmanın yolu yeni bir din kurmaktan geçiyordur ona göre. Çünkü iktisat
da, ahlak da, din de en yoksul ve en kalabalık sınıfı kafaca, gönülce refaha
yükseltmek amacı ile vardır. Eğitim de bu doğrultuda seven, düşünen ve çalışan
bir insan yaratmalıdır.
Meriç,
Simoncu düşüncenin temsilcileri olarak Enfantin, Chevalier gibi isimlerden
bahseder ve Simoncu düşüncenin başarıya ulaşmamasının sebebini, halktan kopmuş
olmalarına, fazla entelektüel olmalarına ve gündelik hayata karışmamalarına
bağlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder