19 Ağustos 2014 Salı

Cemil Meriç Değerlendirmesi ile Saint Simon ve Karl Marx


Cemil Meriç, Saint Simon İlk Sosyolog İlk Sosyalist adlı eserinin bir bölümünde, Simon ve Marx’ı karşılaştırarak ilk sosyalist olarak Simon’u gösterirken, iki düşünürün sosyalizm açısından benzerlik ve farklılıklarını ortaya koymuştur.

Marx’a Simon’u ilk tanıtan kişi kayınpederi Ludwig von Westphalen’ dir. Daha sonra Bonn Üniversitedeki Hocası Gans aracılığı ile Simonculuğu öğrenir. Kendinden altı yaş büyük olan ve birlikte “Alman İdeolojisi” eserini yazdığı Hess aracılığı ile de üçüncü kez Simon’la temasa geçer. Marx böylece 1843’te Paris’e gitmeden önce Simon’un tüm eserlerini okumuştur. Bu da Marx'ın düşüncelerinde Simon'dan da etkilendiğini bize gösterir.

Şimdi gelelim Simon ve Marx’ın benzerlik ve farklılıklarına;

1. Cemil Meriç’in bu konudaki en genel değerlendirmesi; Simon’un sosyalizminin Marx’tan farklı olarak tüm toplumun refahına dayalı, aristokrat bir sosyalizm olmasıdır.

2. Meriç’e göre Marx, Simon’un asıl şakirdidir ve Marx sosyalizmi, Simonculuğun tabii sonucudur.

3. Her iki düşünür de doktrinlerini tarih ve iktisada dayandırmaktadır.

4. Üretim ikisi için de birincil önemdedir ve üretimi artırmanın yolu da, toplumu ekonomik planda düzenlemektir.

5. Simon sosyolojiye sosyal fizyoloji adını verirken, Marx sosyal praksisin tetkiki demektedir.

6. İkisi de toplumla fertlerin hareket halinde olduğunu ve üretmeye çalışırken kendilerini yarattıklarını söylemektedir. Bu üretim hem ferdi hem de kolektiftir.

7. Simon’a göre toplum, amacı tabiata hükmetmek olan bir atölyedir ve bu üretim esnasında kendisini, dolayısıyla ferdi ve tarihi de üretir. Marx da aynı şekilde üretimlerin, insanı ve toplumu ürettiğini düşünür.

8. Her ikisi de yabancılaşma hususuna farklı şekillerde de olsa değinir. Simon’un yabancılaşması, gerçekçi üretimi kamufle eden, rejimlerden doğan fetih, yağma, kölelik gibi üretim tarzlarıdır. Marx ise, yabancılaşmayı, işçi sınıfını sömüren özel mülkiyet, para ve devletin sosyal hamleleri kösteklemesi olarak görür.

9. Simon da, Marx da maddi ve manevi üretimi irtibatlandırırlar. Bir farkla ki, Marx bunu yaparken diyalektiğe başvurur.

10. Yine her iki düşünür de, devletle toplum münasebetinde topluma öncelik tanırlar. Simon’a göre, toplumu yönetmek için, sistem oturana kadar devlete ihtiyaç vardır. Çünkü daha sonra şahısların idaresi yerine eşyanın yönetimi geçer. Marx’a göre de somut olan yalnız toplumdur. Devlet olayların zorladığı bir soyutlamadır. Devleti yaratan toplumdur, toplumu yaratan devlet değildir. Dolayısıyla toplum devletten üstündür.

11. Simon’la Marx’ın sosyal sınıflar konusunda da düşünceleri benzerdir. Simon, üreten sınıfa bal arıları, aylaklara ise eşek arıları derken; Marx, toplumu sömürülen ve sömüren olarak sınıflandırır.

12. Simon’un sosyolojisi hümanist bir panteizme yönelirken, onu da aşırı sosyal iyimserliğe götürür. Marx’ın sosyal görüşü ise, çatışmaya ve tezatlara dayandığı için tamamen dramatiktir.

13. Simon’un doktrini hem proletarya sosyalizmine, hem de teknokrasi idealine değindiği için iki yüzlü bir silahken, Marx’ın doktrini tam olarak devrimcidir.

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Cemil Meriç - Saint Simon İlk Sosyolog İlk Sosyalist



*Bir Kitap Değerlendirmesi*
SAİNT  SİMON, İLK SOSYOLOG, İLK SOSYALİST
CEMİL  MERİÇ
İLETİŞİM YAYINLARI
Bir düşünürü anlamak onun yaşadığı devri iyi bilmekten geçer. O devirde yaşanan değişim ve gelişmelerin düşünürün hayatını nasıl etkilemiş olduğunu görebilmek, onun düşüncelerini oluştururken nelere maruz kaldığının bilinmesini ve onun fikirlerinin doğru anlaşılmasını sağlar. Bu bilgiler sayesinde düşünür doğru bir şekilde analiz edilmiş olur.

Cemil Meriç Saint Simon'u ele alırken, yukarıda sayılan sebeplerden olsa gerek, ilk olarak yaşadığı devir hakkında detaylı bilgilere yer vermiştir. Kitapta hayatını anlattığı düşünürün döneminin problemleri için ne gibi fedakârlıklar yaptığından ve bu fedakârlıklarının karşısında ne gibi bedeller ödediğinden bahsetmiştir.

Meriç'in asıl hedefi ise, Comte’ a atfedilen, sosyolojinin kurucu babası unvanının Simon'a ait olduğunu ispatlamak ve sosyolojinin en önemli klasik kuramcılarından biri olan Marks'ı ve başka kuramcıları etkilediğini göstermektir. Meriç’e göre aslında ilk sosyalist odur. Fakat onun sosyalizmi aristokrattır, yani lüksün ve servetin aleyhinde olmayan, toplumun refahını hedefleyen bir sosyalizm. Simon sosyalizm yerine endüstriyalizm kavramını kullanmıştır.  Onun zihnindeki bu endüstriyel toplumda varlığın biricik garantisi, servetin ve refahın kaynağı; üretimdir.

Üretimle politikanın el ele vermesi gerektiğini düşünen Simon, Avrupa devletlerini bir araya getiren ve aydın kişilerin oluşturduğu parlamenter sistemi hayal eder. Yine bu endüstri toplumunda eşek arıları, yani asilzadeler ve rahipler gibi aylakların ortadan kalkmaları gerektiğini ve toplumun üreten kısmını oluşturan, bal arılarının maddi manevi tüm güçlere el koyması gerektiğini savunur.

Kitabın devamında ise daha çok, başta Comte olmak üzere, çevresindekilerle nasıl bir etkileşim içerisine girdiğinden bahseder. Özellikle Comte' un onun fikirlerinden nasıl faydalandığını ve sonra inkârını ele alır.  Comte' un fikirlerinde açıklık, bilgi ve mantığın bulunduğunu, Simon'un fikirlerinden beslendiği için orijinallik bulunmadığını söyler. Ona göre yaratıcı olan Simon'dur, bunu bilimsel zemine uyarlayan Comte'dur. Bu düşüncesini, Saint Simon'un 1813'de yayımladığı “İnsan İlmi Üstüne Düşünceler” eserinde toplumlar ilmine (sosyal fizyoloji) yer vermesine dayandırır ve Saint Simon’un eserlerinde tek amaç ilmi metodu sosyal hayata uygulamak ve ilmi bir politika kurmaktır der.

Simon dine Yeni Hristiyanlık kavramı ile değinir. Fakat Meriç'e göre Simon Yeni Hristiyanlık derken eski kavramlarla yeni düşünceler kabul ettirmeye çalışır. Asıl amaç sevgiye dayalı bir ahlak anlayışıdır. Alt üst olan toplumu düzene kavuşturmanın yolu yeni bir din kurmaktan geçiyordur ona göre. Çünkü iktisat da, ahlak da, din de en yoksul ve en kalabalık sınıfı kafaca, gönülce refaha yükseltmek amacı ile vardır. Eğitim de bu doğrultuda seven, düşünen ve çalışan bir insan yaratmalıdır.

Meriç, Simoncu düşüncenin temsilcileri olarak Enfantin, Chevalier gibi isimlerden bahseder ve Simoncu düşüncenin başarıya ulaşmamasının sebebini, halktan kopmuş olmalarına, fazla entelektüel olmalarına ve gündelik hayata karışmamalarına bağlar.